Çocuğu olmayan Atatürk, yoksul ya da kimsesiz on iki çocuğu koruması altına almış ve onların
manevi babası olmuştur. Bunların içinde en ünlüsü Sabiha Gökçen’dir (1913.2001)
Foto Internet
Sabiha’nın nereden geldiği ile ilgili kaynaklar birbirinden farklıdır. Bunlardan bir bölümü onun
Bursa’da doğmuş bir yetim olduğunu, on iki yaşındayken, kenti ziyaret eden Atatürk’e okumak istediğini söylediğini ileri sürüyor. Başka kaynaklar ise Sabiha’nın 1915’de yetim kalmış Antepli bir
Ermeni olduğunu, Atatürk’ün onu Urfa’daki bir öksüzler yurdundan altı yaşındayken aldığını yazıyor. Ne olursa olsun Sabiha Anılar’ında daha on iki yaşındayken ağabeyi bir gün Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusunun Bursa’ya geleceğini ve evlerinin yanındaki köşkte kalacağını, büyük bir sevinçle haber verdiğini anlatıyor. O zamanlar ağabeyi ve yengesiyle yaşayan Sabiha artık hiç
kimseye yük olmamayı ve bir yatılı okula gitmeyi hayal ediyordur, bu nedenle ertesi gün konukların karşılandığı yere dalar ve Atatürk’ün elini öpmek istediğini söyler. Engellenir ama “Gazi Paşa”
dediği kişi onun sesini duymuştur. “Gel küçüğüm,” der ona. “Mademki beni görmek istiyorsun, neden orada duruyorsun?” Atatürk ona sorular sorar, yetim olduğunu öğrenir. Bunun üzerine Sabiha “Ben
okumak istiyorum efendim” demeye cesaret eder. Atatürk hemen buna bir çözüm bulur. Şaşırıp kalan Sabiha hiçbir zaman düşlemeye cesaret edemeyeceği şeylerin söylendiğini duyar: Atatürk’ün
arkasından Ankara’ya gidecek ve istediği okullarda okuyabilecektir. Atatürk sözlerine şunları da ekler: “Sen önce annenin babanın, sonra benim kızımsın.”
Sabiha böylece Atatürk’ün manevi kızı olur, sonraları özellikle Türkiye’nin ilk kadın pilotu,
dünyada da savaş uçağına kumanda eden ilk kadın pilotu olacaktır.
Foto Internet
1925 yılında Sabiha, ilk kez vapura bindiği gün hemen bir yatılı okula gideceğinden emindir ama
Atatürk onu okul için çok küçük bulur ve daha önce evlat edindiği iki kızı, Rukiye ve Zehra ile birlikte yetiştirilmesine karar verir. Onu önce Ankara’da okula gönderir, sanatoryumda tedavi
ettirir çünkü Sabiha vereme yakalanmıştır, ona at binmeyi öğretir, sonra onu İstanbul’a Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ne, daha sonra da Fransızca öğrenmesi için Paris’e gönderir. 1934 yılında
soyadı kanununun çıkışı sırasında Atatürk ona yazgısı sanki önceden biliniyormuş gibi “göğe ait” anlamına gelen Gökçen soyadını verir. Gökçen daha sonra şöyle yazacaktır: “Hiçbir devlet adamı,
hiçbir lider kendi ülkesinin kadınlarını Atatürk kadar takdir etmemiş, yüceltmemiş, lâyık olduğu yeri alması için insanüstü bir çaba göstermemiştir… O bizim kadınlarımızın, genç kızlarımızın
dünyanın en yetenekli, en iyi ve en erdemli insanlar olduklarına yürekten inanıyordu.”
1935 yılında Atatürk’ün Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulunu açtığı gün, yanında olan Sabiha gökyüzünde
planörleri seyrederken içindeki güçlü eğilimi fark eder. Atatürk yüksek sesle şöyle der: “Görüyorum çok heyecanlandın bu gösterilerden. Nasıl, sen de böyle havalarda süzülebilir, paraşütle
atlayabilir misin?” diye sorar. Sabiha, “Haklısınız Paşam çok heyecanlandım ve beğendim. Onların yerinde olmak isterdim,” diye yanıt verir.
Foto Internet
İşte böylece Sabiha’nın yazgısı değişir. Manevi babasının yüreklendirmesiyle “Türk Kuşu” okulunda
planörle uçan ve paraşüt kullanan ilk kadın olur. Daha sonra Atatürk onu G9 planörüyle akrobasi uçuşları yapmayı öğrenmesi için altı aylığına Kırım’a gönderir. Kız kardeşi Zehra’nın ölümü
Sabiha’yı öylesine etkiler ki bir an her şeyi bırakıp gitmeyi düşünür ama manevi babası yaptığı işleri sürdürmesi için onu yüreklendirir çünkü onun için başka tasarıları vardır, onun pilot
olduğunu görmek istemektedir. Sabiha kısa boylu olduğu ve ayakları pedallara erişmekte zorlandığı için ona pilot kabini daha küçük bir uçak hazırlanır. 1936 yılında yirmi üç yaşındayken Sabiha
motorlu uçakla ilk uçuşunu gerçekleştirir. Çok mutlu olan Atatürk ona şöyle diyecektir: “Teşekkür ederim Gökçen, beni çok mutlu ettin. Şimdi artık senin için planladığım şeyi açıklayabilirim…
Belki de dünyada ilk kadın askeri pilot sen olacaksın. Bir Türk kızının dünyadaki ilk askeri pilot olması ne kadar iftihar edici bir olaydır. Şimdi derhal harekete geçerek seni Eskişehir Askerî
Tayyare Okuluna göndereceğim.
Foto Internet
Orada özel eğitim göreceksin.” Bu eğitim gerçekten de özeldir çünkü Sabiha bu kurumda savaş uçakları
pilotu olabilmek için iki yıl eğitim gören ilk kadın olur. Sabiha okuluna gitmeden kısa bir süre önce Atatürk ona ölümden korkup korkmadığını sorar. Sabiha, ona hayatını ülkesi ve halkı için
vermesi gerekirse ölümden korkmayacağını söyler yanıt olarak. Atatürk tabancasını alır, topunu çevirir ve Sabiha’ya Rus ruleti oynamayı emreder. Manevi babasının son kurşunu çıkardığını bilmeyen
Sabiha emri yerine getirir. İşte bu gözünü budaktan sakınmayan kadın, 1937 yılındaki askerî harekâtlar sırasında dünyada bir bombardıman uçağını yöneten ilk kadın olma niteliğini kazanır, askeri
pilot brövesi ile Türk Hava Kurumu Murassa Madalyası alır. Ama o gün, uçak havalanmadan biraz önce Atatürk ona tabancasını uzatır: “… O halde sana kendi kullandığım tabancayı vereyim, Gökçen… Bu
kez içi doludur dikkatli ol… Umarım kötü bir durumla karşılaşmazsın. Fakat herhangi bir zamanda senin şerefin ve haysiyetine dokunacak bir olayla, bir durumla karşılaştığında hiç tereddüt etmeden
bu silahı ya karşındakine ya da kendi beynine boşaltmaktan asla çekinme.” Sabiha hayatı boyunca bu silahı bir muska gibi üzerinde taşıyacaktır.
Foto özel kolektyonum'dan
Giderek daha da gözü pek olan Sabiha, 1938 yılında bir Vultee-V ile beş günlük bir Balkan turuna
katılır ama hasta olan Atatürk gidişi sırasında yanında değildir. Sabiha ona sevgi ve saygısını göstermek için onun yattığı Savarona yatına gidecek zaman bulur sonra uçar ve indiği her kentte
halklar arasındaki dostluk ve barışı öven bir konuşma yapar. Dönüşünde öyküsünü anlatmak için manevi babasına koşar. “Türk gençlerini, Türk kızlarını onurla, şerefle temsil ettin çocuğum. Bu
benim için en büyük mükâfat sayılır.” Sabiha sonuna kadar inanmayı reddetse de çok geçmeden büyük bir acıyla, Atatürk’ün ölüm haberiyle karşılaşacaktır. “1925’lerde Bursa’da başlayan kutsal
yolculuk 1938’lerde puslu bir kasım sabahında İstanbul’da bitiverdi” diye yazacaktır. Üç yıl sonra bir pilotla evlenecek ama onu da yitirmenin acısını duyacaktır.
Foto Internet
Sabiha daha sonra Cumhuriyetin modern Türk kadınlarının sözcüsü olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde
büyük bir gezi yapacaktır. Meslek hayatını Türkkuşu Uçuş Okulu’nda başöğretmen olarak tamamlayacaktır.
Sabiha ancak seksen üç yaşında uçmayı bırakır. Türk Hava Kurumu ve Uluslararası Havacılık
Federasyonu altın madalyaları sahibi Sabiha, ölümünden önce ona adanan bir Rock Operaya esin kaynağı olur. Efsanenin “Atatürk’ün kızı, göklerin kızı, Türk kızı” sloganlarıyla ölümsüzleştirdiği
insana saygı sunmak amacıyla İstanbul’daki havaalanlarından birine onun adı verilmiştir.
Bu yazı Istanbulin 'de
link
D&R
link
Idefix
link Pandora
Kaynaklar : -Tüm alıntılar Oktay Verel’in
kaleminden Atatürk’le Bir Ömür, Sabiha Gökçen’in anıları kitabından alınmıştır. Altın Kitaplar, İstanbul, 2007.
-Türk Hava Kurumu, www.thk.org.tr/