Yıllardır eve giderken düzenli olarak Şair Nigâr sokağından geçerim. Bu sokağa ismini veren Şair Nigar hakkında hiç bir şey bilmediğimi fark ettim. Nigâr Hanımın batı’ya özgü tarzda şiir yazan ilk osmanlı kadını olduğunu keşfettim. Eserlerini bulmak kolay olmadı. Bir gün kitapçıda raflara göz atarken sevinçle şairin « Hayatımın Hikayesi” (İstanbul Ekin Basımevi, 1959 ) adlı eski bir kitabını buldum.
Asıl adı Nigâr Binti Osman olan şairimiz, Hırvat asıllı ve Harbiye askeri akademisinin yöneticisi olan Osman Paşa’nın kızıydı. Daha ufacıkken Kadiköy’ de yatılı olarak Madame Garos’ un yanına veriliyor. Orada fransızcayı, piano çalmayı, resim yapmayı ve el sanatlarını öğreniyor. Ve bu süre içerisinde mutlu bir hayatı oluyor.
Ancak « ilk felaketim » diye adlandırdığı evlilik geliyor başına. Henüz daha 13 yaşındadır. Babası onu Ihsan Bey ile evlendirir.
Aynı sene ikinci felaketini yaşar. 9 yaşındaki küçük kardeşini kaybeder.
Üzüntüsünden kaçabilmek için yazmaya başlar. Sonrasında üç erkek çocuğu doğurur. Kocası İhsan Bey Berlin ataşesi olarak atanır. Şair Nigar yalnız kalmıştır. İhsan Bey gidince görümcesi yüzünden mutsuz bir hayat sürmeye başlar. Böbrek hastası olur. Hastalığın ilerlmsi üzerine ebeveynleri onu Büyükada’ daki köşklerine götürürler. Ve orada zamanla iyileşir.
Oğullarından uzakta ve yalnızlıktan ağlarken nasıl kendisini teselli edebiliyor ? Şiir yazarak. Her ne kadar onları edebi açıdan zayıf bulsa da, kendini bu cümleyi eklemekten alıkoyamıyor :
Evlat çirkin de olsa sevildiği gibi bu şiirlerim de benim için pek sevimlidir (1)
Ilk başlarda kocası onu görebilmek için seyahat etsede zamanla daha az gelip çocuklarınıda getirmiyor. Nigâr hanım yalnız. Evine dönme fikri onu korkutuyor. Kocasının çocuklarını göstermeme tehditlerine rağmen ayrılığı seçiyor. Ihsan Bey’e eşyalarını istediğinde, elmastan sultan tuğrasına karşılık onları vermeyi kabul ediyor. Çocuklarının en büyüğü olan Munir' i görebilme izni var ama diğer ikisi hala ona yasaklanıyor.
Bu arada 1887 de « Efsus » adlı bir şiir kitabını arkadaşlarına hediye ediyor. Sultan Abdulhamid dizelerini o kadar seviyor ki onu Şevkat Nişanı ile ödüllendiriyor. Ama bu saygınlık çucuklarını görememesini teselli edemiyor.
Ah Yarrabi… Zavallı bahtsız !. Eğer kalemin de sana yarolmasaydı neyle avunurdun. Gecenin sessizliğini ancak satın tıkırdısı gideriyor. O da, her vuruşunda, sanki yüreğimi deliyor.
Sonunda babasının ölümü ile yardımsız kalan Nigâr hanım Ihsan Bey ile tekrar evlenmek zorunda kalıyor. Ihsan Bey bu sefer onu kardeşinden uzak olan Rumelihisar yalısına yerleşmesini sağlıyor. Ancak mutlu iki haftadan sonra kocası yeniden sıkılıp nadiren uğramaya başlıyor. Ikinci ve sonuncu ayrılık yaşanıyor. Oğulları büyüdü, Nigâr hanım daha fazla yazmaya ve seyahat etmeye başlıyor, Budapest, Viena, Paris.
Her Salı Nişantaşı konağında edebiyat toplantıları düzenliyor. Davet kartları bu adresi taşıyor: “ Salı Nişantaş 62 ”. Erkek ve kadınların karışık oturdukları ünlü salonunda duvarlarda önemli şahsiyetlerin ya da beğendiği yazarların fotoğrafları duruyor, mor perdeler, çinli paravan ve porcelen vasolar içinde duran mavi kasımpatılar var.
Kırılgan sağlığı nedeniyle misafirlerini sofada yatarken ağırlıyor. Sarayın kadınlarının arkadaşı olarak sık bir şekilde Naciye Sultan ve Fehime Sultan tarafından çağırılıyor. Ancak lirik şiirleri yalnızlığını anlatıyor:
Ah kimsesizlik, yalnızlık… Hiçbir gece yoktur ki sabaleyin uynamamak için dua etmeyeyim, hiçbir sabah olmaz ki uyandığı m zaman gene ölmediğime yanmayayım…
Nigâr Hanımın hayatı kolay olmadı. Kendi özgürlükleri kazanmak için savaşan ve yazar statüsü elde eden Öncü kadınlardan biridir.
Hayatını okumam bana onu daha fazla tanıma isteği uyandırdı, Nazan Bekiroğlu’nun yazdığı detaylı biografisini (2) okuyacağım. Ancak günlüğünü ve şiirlerini okuduktan sonra acısını, özgürlüğü için savaşını paylaştım onu geçmişten gelen uzak bir dost gibi hissettim…
Kitaplarım, Gisèle, İstanbul’lu Fransız Yazar link
Bu yazı NT Gazetesi’nde çıktı (2010).
(2) Nazan Bekiroğlu, Şair Nigâr Hanım, İletişim Yayınları, 1998. Bu güzel kitap okuduk'tan sonra, Şair Nigâr hakkında daha uzun
bir yazı yazabildim. Nazan Hanım'a teşekkür ederim. (bk :İstanbulin)