Overblog
Suivre ce blog Administration + Créer mon blog
4 juillet 2018 3 04 /07 /juillet /2018 09:35
Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

 

 
 
 
 
04 Temmuz 2018 - 09:10www.finansgundem.com
 

Türk edebiyatseverler onu İstanbul üçlemesiyle, Mahperi Hatun ve son eseri Gürcü Hatun’la tanıyor. Bilmedikleri ise Türkiye’ye sevgisi, Türk tarihine olan hayranlığı…

SERAP SÜRMELİ – FINANSGUNDEM.COM

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

Güzelliği hem yüzünde hem içinde. Yürüyüşü, gülüşü, tarzı, tam bir Fransız hanımefendisi. İstanbul aşığı, Teşvikiyeli Fransız yazar Gisele Durero-Köseoğlu ile Harbiye’de buluşuyoruz. Bir bahçe kafede oturuyoruz. Hava mis, çaylar demli, bardaklar Ajda belli; yudumlarken konuşuyoruz…

Fransız – Türk dostluğunun büyük ve ünlü kalemini dinliyorum. Hayatının rotasını değiştiren Türk’ten, gönlünün sultanı eşi Taceddin Köseoğlu’ndan söz ediyor önce. Evlilik ve Türkiye’yi keşfediş… Bu ülkeyi nasıl candan sevdiğini, kullandığı kelimelere bakarak değil, sesindeki neşeden anlıyorsunuz. Küçük yaşta şiirle doğan edebi bir kalemin Fransa’da nasıl serpildiğini, ”Fransa Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Büyük Ödülü” getiren şövalye ruhun, “Palmes académiques” nişanının tutuşturduğu o roman aşkının bizim topraklarda nasıl yeşerdiğine şahit oluyorsunuz.

“Türklerde bile yok” dedirten cinsten Türk tarihine olan merakı, insanı hayret ettiriyor! Yüzyıllara koşuyor, derinlere dalıyor, kahramanlarını buluyor, çıkarıyor. Ama bunun için bıkmadan, usanmadan çalışıyor; araştırıyor, notlar alıyor, gidiyor, geziyor, görüyor. Gönül gözüyle… Bir asırdan diğerine izlerini soluyor, havaya giriyor. Bugün Türk edebiyatseverlerin, Fransızların, Yunanların heyecanla bekledikleri, bir solukta okuduğu ‘bu bir Gisele eseri‘ dedirten satırları hepimizi yakalıyor. Gizem, heyecan, sürüklüyor.

İtiraf etmeliyim, en büyük sırrı, hoşgörüsü ve samimiyeti. İki bayrak arasında ‘dostluk artırma köprüsü’ kurmuş ama bizden biri de olmuş. Lügatında Türk tarihi yok, ‘tarihimiz’ var. Zaten kendisi de, “Basılan bütün kitaplarım Türkiye hakkında. Türkiye’nin hem kültürünü, hem insanlarını tanıtmak benim için çok önemli. Çünkü Türkiye’yi çok seviyorum” diyor. 

 

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

Belli, dilden dile çevrilen o kitaplar ‘doldur, boşalt’ tekniği ile yazılmıyor. Üç günde bitirilip, dördüncü gün basılmıyor. Biri Mahperi diğeri Gürcü, iki ‘Hatun’a ayırdığı zamana bakın, tam 10 yıl. “Muhteşem Gisele” övgüsünü hak ediyor…

Mısır Çarşısı’ndan Şişli’ye, Boğaz’ın balıkçı köylerinden Galata’ya, Kadıköy’den Taksim’e, İstiklal Caddesi’ne, Çamlıca’dan Haliç’e, her taşının altından ‘imparatorluk’ fışkıran Dersaadet’e, Fransa Hükümeti tarafından resmi olarak ‘edebiyat öğretmeni’ olarak gönderilen Gisele Durero-Köseoğlu’nun kente kalbi duyguları o kadar sıcak, o kadar hassas ki ilk romanının konusu da adı da İstanbul…

Sadece evde çalışma odasında değil, metroda, kafede, aklına gelen her yerde yazdığını söylüyor Gisele. Çok etkilendiği, çok şey öğrendiği Yaşar Kemal’de duruyor! Öyle bir bakış atıyor, sevdasını öyle hissettiriyor ki mıhlanıp kalıyorsunuz. Kendinizi sanki ‘Nobel’i vermeyen jüri heyeti suçluluğu içinde’ sanıyorsunuz.  Yazar kalbiyle izlediği, eserlerini kaçırmadığı ikinci isim ise Ayşe Kulin.

Sohbetten detay çok. Kısa kesiyorum, sözü Fransız-Türk dostluğunun büyük yazarı Gisele Durero-Köseoğlu’na bırakıyorum. Ama mini bir sırrını paylaşarak. Yazmaya başladığı son romanı da köklü bir Türk ailesinin hikâyesi. 1204 yılında İstanbul’da başlıyor, Fransa Nice’de bitiyor. Hazır olun, ‘tarihimiz’e yeni bir yolculuk başlıyor… 

 

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

İLK ROMANIM 1980’Lİ YILLARIN İSTANBUL’UNU ANLATIR

- Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Gisele Durero-Köseoğlu - Edebiyatla çok küçük yaşlarda tanıştım. Çocukluk hayalim yazar olmaktı. 10 yaşında ilk şiirimi yazdım. Hatta 16 yaşında da ilk ödülümü, Fransız Cumhuriyeti “Cumhurbaşkanı Büyük Ödülü” olarak şiir dalında aldım. Şiirden sonra roman yazmaya da başladım. Tabii ki şiir yazmayı bırakmadım, hâlâ yazıyorum.  Nice Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nde Yüksek Lisans yaptım ve sonrasında edebiyat öğretmenliğine başladım. 1982 yılında, eşim Taceddin’le tanıştım ve Türkiye yolculuğum başlamış oldu. Birkaç kez Türkiye’ye geldim ve özelikle İstanbul’u çok sevdim. Tabi o yıllarda İstanbul’da Fransız okulları çoktu ve ben de İstanbul’da öğretmenlik yapmaya karar verdim. Bu arada 1983 yılında İstanbul’a gelmek için Fransa’dan izin istedim ve beni resmi olarak İstanbul’a gönderdiler. 1986 yılında da Taceddin’le evlendim. 27 ve 30 yaşlarında iki oğlumuz var.

-İlk romanınızın konusu neydi?

Gisele Durero-Köseoğlu - İlk romanım 1980’li yılların İstanbul’unu anlatır. İstanbul’dan Pencereler adıyla yayımlandı. İkinci romanım Mahperi Hatun için çok araştırma yaptım, çok kitap okudum ve Konya, Kayseri, Sivas, Eğirdir dahil birçok yere gittim.  Ama hem öğretmenlik yapmak hem araştırmaları sürdürmek hem de kitapta anlatacağım tarihi yerleri gezmek oldukça zordu çünkü bu kitap benim için çok önemliydi. Bu yüzden Mahperi Hatun kitabını yazmaya ara verip İstanbul Üçlemesi’nin ikinci kitabı olan ‘’İstanbul’da Bir El Yazması’’ polisiye romanını yazdım. 

 

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

MAHPERİ HATUN’U YAZARKEN BEYŞEHİR GÖLÜ’NE GİTTİM, ÇOK ETKİLENDİM

-Tarihi roman yazmak için kaynaklar yeterli miydi?

Gisele Durero-Köseoğlu - Aslında çok fazla kaynak vardı. Romanı yazmak için İstanbul kütüphanelerini dolaştım. Bazen kaynaklar aynı şeyleri söylemezler. Başka kaynaklardan kontrol etmeniz gerekir. Ama hikâyenin geçtiği yerleri görmek istediğim için eşim ve çocuklarımla çok gezdik. Mesela Mahperi Hatun’u yazarken Beyşehir Gölü’ne gitmiştik ve orası beni çok çok etkilemişti.

-Devam kitabı yazmak zor mu?

Gisele Durero-Köseoğlu - Dediğim gibi Mahperi Hatun’u yazmam çok uzun sürdü ve 500 sayfaya yakın oldu. İki cilt yazmak zorundaydım bitirmek için. Onun için de ikinci kitabı yani Gürcü Hatun’u yazdım. Gürcü Hatun, Mahperi Hatun’un kitabının hem devamı gibi hem de ayrı okunabiliyor. Şunu da söylemek istiyorum, Gürcü Hatun’da daha değişik bir edebiyat yapmak istedim.

-Bundan sonraki kitap hazırlıkları başladı mı?

Gisele Durero-Köseoğlu - Çok açıklamak istemiyorum ama yeni kitabımı yazmaya başladım bile. Ama yine de küçük tüyolar vereyim. Yine tarihi bir roman ve köklü bir Türk ailesinin hikâyesi. 1204 yılında İstanbul’da başlıyor ve Fransa Nice’de bitiyor.

-Sizi en çok etkileyen romanınız hangisi?

Gisele Durero-Köseoğlu - Mahperi ve Gürcü hatun beni çok etkilemiştir. Çünkü bu kitaplar için senelerce çalıştım Toplam 10 sene uğraştım diyebilirim. Kaynakları önce Fransızca’ya çeviriyordum. Eski kaynaklardan tercüme inanın çok zordu.

-Kitaplarınız Fransa’da yayınlanıyor mu?

Gisele Durero-Köseoğlu – Evet. kitaplarım Fransa’da çıkıyor ama yalnızca internet üzerinden satılıyor. Hatta Gürcü Hatun’u Fransa’daki Ataturquie Yayınevi bastı. Gürcü Hatun Fransa’da bayağı satılıyor. Fransızların ilgisinden oldukça memnunum. İstanbul Üçlemesi’nin ilk romanı İstanbul’dan Pencereler Yunanca’ya çevrildi ve Yunanistan’da satılmakta.

Basılan bütün kitaplarım Türkiye hakkında. Türkiye’nin hem kültürünü, hem insanlarını tanıtmak benim için çok önemli. Çünkü Türkiye’yi çok seviyorum.

 

 

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

STANBUL ÜÇLEMESİ’NİN TASLAKLARINI BİR KAFEDE YAZDIM

-Nasıl bir ortamda yazıyorsunuz?

Gisele Durero-Köseoğlu - Ben Teşvikiye’de eski bir dairede oturuyorum ve çok şanslıyım ki bir çalışma odam var. Tabii ki yalnızca çalışma odamla sınırlı değil yazma alanım. Metroda, kafede her yerde yazabiliyorum. Mesela İstanbul Üçlemesi’nin taslakları bir kafede yazıldı.

Yanımda her zaman not aldığım bir defter bulunur. İlk başlarda zorlansam da bilgisayarın hayatıma girmesi yazma sürecimi olumlu etkiledi. Daha kolay araştırma yapabiliyorum, hangi belgelere nasıl ulaşabileceğimi biliyorum. Şimdi araştırma yapmak çok daha kolay. Tarihi roman yazmak gerçekten zorlu bir süreç. Okuyucuyu doğru bilgilendirmek, tarihimizi insanlara doğru anlatmak çok önemli bir konu bence. 

-Türkiye ve dünyada size ilham veren veya en çok etkilendiğiniz yazarlar hangileri?

Gisele Durero-Köseoğlu - Türk yazarlardan kesinlikle Yaşar Kemal ve ondan hem çok şey öğrendim hem de çok etkilendim. Hatta Yaşar Kemal’e o kadar hayranım ki 40 yaşındayken Nobel ödülü alması gerekirdi diye düşünüyorum. Yaşar Kemal dışında Ayşe Kulin’i çok seviyor ve eserlerini takip ediyorum.

Tabii ki dünya edebiyatından pek çok yazarı okuyorum. Lawrence Durrell bunların başında gelir. Özellikle Fransız edebiyatından çok etkilenmişimdir. 

 

 

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu

BİR SELÇUKLU DESTANI

Aşk ve Nefret...

Mahperi Hatun, eşi Alaeddin Keykubad'ın zehirlenerek öldürülmesinden sonra oğlunun iktidarını güçlendirmek için Emir Köpek'le amansız bir çekişmeye girer. Genç Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun olarak nam salacak güzel Tamara ile evlenir. Anadolu'da geçici bir bahar havası eser. Ama bu fazla sürmeyecektir. Korkunç tehlikeler Selçuklu Devleti'nin üzerine çökmektedir.

Savaş ve Ölüm...

Emir Köpek'in gizli emelleri, Baba Resul isyanı, Moğol İstilası, Emir Karatay'ın uğraşıları...

Mutluluk ve Hoşgörü...

İktidar hırsı olmayan Gürcü Hatun mutluluğu dinde aramaktadır. Müslüman olduktan sonra huzuru Mevlana'nın müridi olmakta bulur ve Mevlana'nın ölümünden sonra onun türbesini yaptırır.

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşu arifesinde Anadolu Selçuklu Devleti'nin son zamanlarını mercek altına alan tarihi roman olmalarının yanında bir sanat tarihi belgeselidir. Bir Anadolu destanıdır.

Tarihi roman sevenlerin keyifle okuyacağı Gürcü Hatun Romanı, 13. Yüzyılda Anadolu'da iz bırakmış kişiler ve gerçek olaylar üzerine kurgulanmış. Araştırmacı yazar Gisele Durero Köseoğlu ciddi, bir çalışma yapmış. 10 yılın üzerinde yakılan araştırmalardan bu eser ortaya çıkmış. 13. Yüzyıl üzerine yazılmış tüm yerli ve yabancı önemli kaynaklardan faydalanmış.

Romanın ilk cildinin kahramanları Alaeddin Keykubad ve Mahperi Hatun' un çocukları Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun adıyla nam salacak Tamara ile evlenir, ikinci cilt onların yaşamlarını anlatmaktadır. Bu iki cilt ayrı ayrı okunabiliyor.

Anadolu Selçuklu Devletinin en parlak dönemi Alaeddin Keykubad'ın devridir. Moğol saldırıları imparatorluğu zayıflatır. Felaketler art arda gelir.

Yazar Gisele Durero Köseoğlu Orta Çağ’ın ilgisini çektiğini onun için Anadolu'nun 13. Yüzyılını araştırdığını ve bu dönemin çok önemli olduğunu ve Selçuklular’ın o zamanların dünyadaki en mutena medeniyetlerinden birini oluşturduğunu söylüyor. Onlar Anadolu'nun yollarını yaptırıp, kervansaraylarla donatmışlardı. Bu kervansarayların birçoğu bugün harabe halindedir. Alaeddin Keykubat din, dil, ırk farkı gözetmeden tüm Anadolu insanını eşit şartlar altında idare etmiş çok başarılı bir sultandır. Ama Gıyaseddin Keyhüsrev babasıyla aynı niteliklere sahip değildi. Hatta Osman Turan onun için ‘kifayetsiz biriydi’ der. Babası gibi uzlaşamayıp, Moğollarla ilişkileri bozmuş ve Anadolu Selçuklu Devletinin sonunu hazırlamıştır.

Dini hoşgörüyü öne çıkaran Mevlana'ya romanda önemli bir yer ayrılmış.

Yazar, romanı hakkında, tarihi bir roman olduğunu ve her zaman kurgunun tarihsel olaylarla örtüşmesini sağlamaya çalıştığını söylemektedir.

Ve bu konuda bayağı başarılı olmuş.

Ayrıca bu kitaplarda saray ve kervansaray mimarisi, zamanın günlük yaşamı, devletler ve insanlar arasındaki ilişkiler, kıyafetler, yiyecek ve içecekler üzerine değerli bilgiler var. Yazar, gündelik eşyaların tanımı için, özellikle Konya, Kayseri ve Sivas'taki müzelerde incelediği eşyalar ve tasvirlerde ya da tarih kitaplarındaki resimlerde gördüğü gerçek nesnelerden esinlendiğini ama yazdığının bir tarih kitabı değil, bir roman olduğunun altını çizmektedir.

Romanda tarihi olaylar ve tarihi karakterler hakkında her şey gerçek. Tarihsel karakterleri tanımlamak için, kaynakların bu kişiler hakkında söylediklerine saygı duyulmuş. Diğer karakterler romantik bir amaç için yaratılmış hayali roman kahramanları.

Gürcü Hatun’un ve Mahperi Hatun’un tarihsel olarak çok önemli rol oynadıkları kesindir. Çünkü o tarihlerde yaşamış kadınlar hakkında bilgi bulmak çok zordur. Ama bu iki kadının yaşamları ve aileleri üzerine bilgiler vardır.

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun bir destan veya bir trajedinin kahramanlarıdır. Onlar tarihin oyuncakları olan bütün kadınların sembolüdür.

Yazar romanı yazarken bu kadınlara özdeşleştiğini hissettiğini ve o zaman hakkında yazarken ön yargılarından kurtulmaya çalıştığını ve yıllardır Türkiye'de yaşamakta olduğu için, şu anda hoşgörüyle sıvanmış iki kültürlü olduğunu söylüyor. Amacının bugüne kadar edebiyatta oldukça küçük bir yer işgal eden ve onu büyüleyen bir dünyayı canlandırmak olduğunu ve Selçuklu Medeniyetinin büyüklüğünü göstermek için adeta Selçukluların bir tür destanını yazmak istediğini ilave ediyor.

 Finans Gündem 4.07.2018:Fransız-Türk dostluğunun altın kalemi Gisele Durero-Köseoğlu konuştu
Partager cet article
Repost0
1 juin 2018 5 01 /06 /juin /2018 18:51

Mahperi Hatun romanının ikinci cildi olan Gürcü Hatun 13. yüzyıl Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki yaşanan olayları gözler önüne seriyor.

 

Gürcü Hatun romanı, Gisèle Durero-Köseoğlu. Çeviren:Burçak Targaç

Original adı, fransızca : Sultane Gurdju Soleil du Lion, mayis 2015

Çeviren: Burçak Targaç

Genel Koordinatör : Mine Sarıkaya

Kapak Tasarımı : Levent Dönmez

Genel Yayın  Yönetmeni : Taceddin Köseoğlu

Aşk ve Nefret…

Mahperi Hatun, eşi Alaeddin Keykubad’ın zehirlenerek öldürülmesinden sonra, oğlunun iktidarını güçlendirmek için Emir Köpek’le amansız bir çekişmeye girer. Genç Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun olarak nam salacak güzel Tamara ile evlenir. Anadolu’ da geçici bir bahar havası eser.

Ama bu fazla sürmeyecektir. Korkunç tehlikeler Selçuklu Devleti’nin üzerine çökmektedir.

Gürcü Hatun romanı, Gisèle Durero-Köseoğlu. Çeviren:Burçak Targaç

Savaş ve Ölüm…

Emir Köpek’in gizli emelleri, Baba Resul isyanı, Moğol İstilası, Emir Karatay’ın uğraşıları.

Mutluluk ve Hoşgörü…

İktidar hırsı olmayan Gürcü Hatun mutluluğu dinde aramaktadır. Müslüman olduktan sonra huzuru Mevlana’nın müridi olmakta bulur ve Mevlana’nın ölümünden sonra onun türbesini yaptırır.

Gürcü Hatun romanı, Gisèle Durero-Köseoğlu. Çeviren:Burçak Targaç

Gisèle Durero Köseoğlu’nun yıllar süren araştırmaları sonucunda yazdığı Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşu arifesinde Anadolu Selçuklu

Devleti’nin son zamanlarını mercek altına almaktadır. Gürcü Hatun romanı sadece bir tarihi roman değil aynı zamanda bir sanat tarihi belgeseli ve bir felsefi araştırmadır.

Gürcü Hatun romanı, Gisèle Durero-Köseoğlu. Çeviren:Burçak Targaç
Partager cet article
Repost0
16 mars 2018 5 16 /03 /mars /2018 09:39

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları

MAHPERI HATUN (Çeviren : Lale Arslan Özcan)

GÜRCÜ HATUN  (Çeviren :Burçak Targaç) 

MAHPERI HATUN

On üçüncü yüzyılda Anadolu’dayız...

Sekiz yıl süren uzun mahkûmiyet yıllarının ardından ağabeyi İzzeddin Keykavus’un ölümüyle Alâeddin Keykûbad tahta çıkmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Sultanı olan Alaeddin bir süre sonra Prenses Destina’yla evlenmiş ve Destina, Mahperi Hatun adını almıştır.

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.
Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.

Satin almak için

gitakitap.com/mahperi-hatun

Komşu ülkelerin ve Moğolların bitmek bilmeyen saldırılarına karşı topraklarını korumak zorunda kalan Alaeddin Keykubâd hükümranlık yılları boyunca sürekli mücadele vermiştir. Bu arada bilmediği bir dünyada yapayalnız kalan Mahperi Hatun, var oluş mücadelesine girmiş ve eşinin aşkı ve tek oğlunun geleceği için savaşmıştır.

Mahperi Hatuna için en büyük sorun, ikinci eş Eyyübi Melikesi Gaziye Hatun ve oğulları olmuştur...

Bu buhran döneminde Mahperi Hatunun hayatına Sultanın Baş mimarı girmiştir. Bu gizemli ve tutkulu adam gizliden gizliye Hanım Sultanın kalbini fethedeceği günü beklemektedir...

Gisèle’in uzun yıllar süren araştırmaların ve incelemelerin meyvesidir olan “Mahperi Hatun” romanı, Anadolu Ortaçağ tarihinin önemli şahsiyetlerini gün ışığına çıkarmaktadır. Herkesin takdirini ve sevgisini kazanan, Anadolu’yu Selçuklu mimarisinin kıymetli eserleriyle donatan, sanata ve edebiyata düşkün değerli hükümdar Alaeddin Keykubâd, Mahperi Hatun adıyla tanınan Kalonoros Prensesi Destina, Kubad Abad sarayının mimarı Saadeddin Köpek, Mevlânâ Hazretleri ve babası Sultan-ul-Ulemâ....

Bu romanın hiçbir zaman aklınızdan çıkaramayacağınız kahramanlarıdır..Ama belki de bu romanın başkahramanları aşk, nefret, kıskançlık, azim, entrika, iktidar hırsı kısacası insanlığı yıkıma ve şiddete götüren tüm o ölümcül tutkulardır...

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.
Ilk kapakIlk kapak

Ilk kapak

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.
Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.

Gürcü Hatun : türkçesi mayis 2018

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.
Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.
Partager cet article
Repost0
16 mars 2018 5 16 /03 /mars /2018 01:18

Çeviren : Lale Arslan Özcan

 

On üçüncü yüzyılda Anadolu’dayız...

 

Sekiz yıl süren uzun mahkûmiyet yıllarının ardından ağabeyi İzzeddin Keykavus’un ölümüyle Alâeddin Keykûbad tahta çıkmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Sultanı olan Alaeddin bir süre sonra Prenses Destina’yla evlenmiş ve Destina, Mahperi Hatun adını almıştır.

 

 

Mahperi Hatun, Gisèle Durero Köseoğlu, GiTa Yayınları, Istanbul

Komşu ülkelerin ve Moğolların bitmek bilmeyen saldırılarına karşı topraklarını korumak zorunda kalan Alaeddin Keykubâd hükümranlık yılları boyunca sürekli mücadele vermiştir. Bu arada bilmediği bir dünyada yapayalnız kalan Mahperi Hatun, var oluş mücadelesine girmiş ve eşinin aşkı ve tek oğlunun geleceği için savaşmıştır.

Mahperi Hatuna için en büyük sorun, ikinci eş Eyyübi Melikesi Gaziye Hatun ve oğulları olmuştur...

Mahperi Hatun, Gisèle Durero Köseoğlu, GiTa Yayınları, Istanbul

Bu buhran döneminde Mahperi Hatunun hayatına Sultanın Baş mimarı girmiştir. Bu gizemli ve tutkulu adam gizliden gizliye Hanım Sultanın kalbini fethedeceği günü beklemektedir...

Satin almak için 

http://gitakitap.com/

Tempo 2005

Tempo 2005

Gisèle’in uzun yıllar süren araştırmaların ve incelemelerin meyvesidir olan “Mahperi Hatun” romanı, Anadolu Ortaçağ tarihinin önemli şahsiyetlerini gün ışığına çıkarmaktadır. Herkesin takdirini ve sevgisini kazanan, Anadolu’yu Selçuklu mimarisinin kıymetli eserleriyle donatan, sanata ve edebiyata düşkün değerli hükümdar Alaeddin Keykubâd, Mahperi Hatun adıyla tanınan Kalonoros Prensesi Destina, Kubad Abad sarayının mimarı Saadeddin Köpek, Mevlânâ Hazretleri ve babası Sultan-ul-Ulemâ....

Ilk baskısı

Ilk baskısı

Bu romanın hiçbir zaman aklınızdan çıkaramayacağınız kahramanlarıdır..Ama belki de bu romanın başkahramanları aşk, nefret, kıskançlık, azim, entrika, iktidar hırsı kısacası insanlığı yıkıma ve şiddete götüren tüm o ölümcül tutkulardır...

Cumhuriyet 2005

Cumhuriyet 2005

Devamı : Gürcü Hatun (türkçesi nisan 2018)

 

Mahperi Hatun, Gisèle Durero Köseoğlu, GiTa Yayınları, Istanbul
Populer Tarihi 2007

Populer Tarihi 2007

Partager cet article
Repost0
7 mai 2016 6 07 /05 /mai /2016 22:12

Je vous ai montré hier les robes des sultanes dans la série « Le Siècle magnifique, Kosem » ; je vous parlerai aujourd’hui des parures de tête.

Car pour le rôle de la sultane Safiye, incarnée par Hulya Avsar, une des plus célèbres actrices turques, à chaque robe différente a été créé un diadème différent ! Quand on sait qu’elle a porté au moins quinze costumes différents seulement dans les trois premiers épisodes (on arrive au 26ème)…

Précisons que ce personnage de la redoutable sultane-mère « va comme un gant » à l’impériale Hulya Avsar…

Chaque couronne comporte au minimum 1500 pierres précieuses ou semi-précieuses.

Sa couronne la plus célèbre comprend 5000 pierres.

Et on dit qu’elles sont toutes  vraies !

Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes

Couronnes de la sultane Kosem

Diadème "modeste" pour Kosem au début de son règne...

Diadème "modeste" pour Kosem au début de son règne...

La parure s'enrichit au fil de la gloire...

La parure s'enrichit au fil de la gloire...

Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
La tiare impériale de la sultane Hurrem, portée aussi par la sultane Kosem pour marquer sa puissance...

La tiare impériale de la sultane Hurrem, portée aussi par la sultane Kosem pour marquer sa puissance...

Une couronne royale pour Kosem à l'apogée de sa gloire...

Une couronne royale pour Kosem à l'apogée de sa gloire...

Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes

Couronnes de la sultane Halime interprétée par Aslihan Gurbuz...

Le rouge ou le noir sont fréquemment employées pour symboliser le caractère "diabolique" d'Halime...

Le rouge ou le noir sont fréquemment employées pour symboliser le caractère "diabolique" d'Halime...

Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes

Parures de la sultane Humasah jouée par Vildan Atasever

Symphonie de bleu gris

Symphonie de bleu gris

Vert émeraude...

Vert émeraude...

Violet mystérieux...

Violet mystérieux...

Rouge passion...

Rouge passion...

Vert turquoise...

Vert turquoise...

A donner le tournis, non ?

Si vous aimez les romans historiques sur les sultanes, vous pouvez lire mes deux romans :

La Sultane Mahpéri

Sultane Gurdju Soleil du Lion

Gisèle Durero Köseoğlu:Mahperi Hatun

Satin almak için :http://gitakitap.com

Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes

Mahperi Hatun’nun devamı:Gürcü Hatun, mayis 2018 !

Série « Le Siècle magnifique, Kosem » : diadèmes des sultanes
Partager cet article
Repost0
2 janvier 2016 6 02 /01 /janvier /2016 10:13

Ingrédients

- 6 poivrons rouges de type « Kapya » et 6 petits piments rouges ( vous pouvez mettre plus de piments si vous la souhaitez très piquante…).

-Deux verres et demi de sucre

-Un verre et demi d’eau

-Un demi-jus de citron

-Un paquet d’agar-agar (facultatif)

-Quantité obtenue : un pot à confiture plus un petit pot (style petit pot de miel).

Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque

Laver les poivrons, les peler soigneusement avec un épluche-tomate, enlever toutes les peaux intérieures et les graines, les laver de nouveau.

Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque

Couper en petits dés.

 

Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque
Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque

Recouvrir avec les deux verres et demi de sucre fin et laisser attendre deux heures.

Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque

Ajouter un verre et demi d’eau.

Cuire 40 minutes à partir de l’ébullition.

Peu avant la fin de la cuisson, ajouter le paquet d’agar agar dilué dans du jus que vous prenez dans la confiture et l’incorporer à la confiture à travers un tamis pour éviter les grumeaux ; faire cuire en tournant deux minutes ; puis ajouter le jus de citron, laisser cuire encore 5 minutes et éteindre.

Mettre en pot encore chaud. Fermer bien les couvercles et retourner les pots de façon à rendre la fermeture hermétique ; retourner le lendemain.

Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque

Cette confiture pimentée est délicieuse avec les viandes grillées ou avec une purée (ou terrine) de fèves sèches ou lentilles blondes (autre recette turque).

Si l'on souhaite une consistance plus fine, on peut aussi passer les poivrons au mixeur au milieu de la cuisson...

Si l'on souhaite une consistance plus fine, on peut aussi passer les poivrons au mixeur au milieu de la cuisson...

Mon dernier roman, Sultane Gurdju Soleil du Lion, paru en mai 2015 (en turc, Gurcu Hatun, à paraître)

 

Lien sur le livre vers Bazar turc, site de vente d’Ataturquie :

http://bazarturc.com/483-sultane-gurdju-soleil-du-lion-dynasties-de-turquie-medievale.html

 

Lien sur le livre vers Amazon.fr

http://www.amazon.fr/Sultane-Gurdju-Soleil-du-Lion/dp/9758915754/ref=sr_1_1?ie=UTF8&qid=1455230655&sr=8-1&keywords=sultane+Gurdju+soleil+du+lion

Istanbul : Confiture de poivrons rouges à la turque

Vous pouvez suivre aussi mon blog Littérature-Edebiyat : Gisèle Durero-Koseoglu

http://giselelitterature.blogspot.com.tr/

Partager cet article
Repost0
1 janvier 2016 5 01 /01 /janvier /2016 15:31

L’année 2016 commence en blanc à Istanbul.

Photo Internet, merci à l'auteur

Photo Internet, merci à l'auteur

La neige, qui a commencé à tomber au soir du 30 décembre, a tout paralysé,  bloquant l’aéroport et les célèbres ruelles en pente constituant le charme de la cité millénaire.

 

Photo Internet

Photo Internet

Mais elle a surtout fait la joie des amateurs  de paysages d’hiver.

Photo Internet

Photo Internet

Ma terrasse, ce matin...

Ma terrasse, ce matin...

La blanc reluit au soleil de l'après-midi...

La blanc reluit au soleil de l'après-midi...

1.01.2016 : la neige à istanbul

Que cette pluie immaculée présage la concorde pour 2016, qu’elle dessine les ailes de la colombe de la paix !

1.01.2016 : la neige à istanbul

Mon dernier roman, Sultane Gurdju Soleil du Lion, paru en mai 2015 (en turc, Gurcu Hatun, à paraître)

Lien vers Bazar turc, site de vente d’Ataturquie :

http://bazarturc.com/483-sultane-gurdju-soleil-du-lion-dynasties-de-turquie-medievale.html

Lien vers Amazon.fr

http://www.amazon.fr/Sultane-Gurdju-Soleil-du-Lion/dp/9758915754/ref=sr_1_1?ie=UTF8&qid=1455230655&sr=8-1&keywords=sultane+Gurdju+soleil+du+lion

1.01.2016 : la neige à istanbul
Partager cet article
Repost0
6 novembre 2015 5 06 /11 /novembre /2015 09:47

Salon du Livre d'Istanbul Tuyap

 

 

( bus gratuits au départ de Taksim pour le Salon du Livre)

 

Salon 2

602B

Stand des Editions GiTa

GiTa Yayinlari

Gisèle Durero-Koseoglu : Dédicaces au Salon du Livre d'Istanbul 2015

Le samedi 7 et le dimanche 15 novembre de 13h à 18h

Gisèle Durero-Koseoglu : Dédicaces au Salon du Livre d'Istanbul 2015
Partager cet article
Repost0
9 octobre 2015 5 09 /10 /octobre /2015 17:10

Dynasties de Turquie médiévale

 

Les deux romans La Sultane Mahpéri et Sultane Gurdju Soleil du Lion constituent les deux tomes de la suite romanesque « Dynasties de Turquie médiévale ».

Ils se passent au XIIIe siècle à l’époque des Seldjoukides d’Anatolie et mettent en scène deux personnages historiques célèbres,  la sultane Mahpéri, épouse du sultan Alaattin Keykubad et la sultane Gurdju, épouse de Giyaseddin Keyhusrev.

 

La Sultane Mahpéri

Nous sommes en Anatolie, au XIIIe siècle...

Après huit ans de captivité, la mort de son frère donne le pouvoir au prince impérial Alaattin Keykubad. Proclamé sultan des Seldjoukides d’Asie mineure, il épouse la princesse Destina, qui devient la sultane Mahpéri. Pour défendre son empire menacé par les attaques des princes voisins et des Mongols, Alaattin ne cesse de partir à la guerre. Esseulée, la rebelle Mahpéri entame un combat implacable pour imposer sa présence, conserver l’amour de son époux et garantir l´avenir de son fils unique, compromis par la naissance des enfants de sa rivale... C´est alors qu´entre dans sa vie l´architecte en chef du sultan, un ambitieux cynique, qui rêve secrètement de la conquérir...

 

Satin almak için

gitakitap.com/

 

Ce roman, fruit de longues années de travail, fait revivre quelques grands personnages historiques du Moyen-âge turc : Alaattin Keykubad, sultan prestigieux, infatigable bâtisseur, amoureux des arts et des lettres ; la princesse de Candélore, plus connue sous le nom de Sultane Mahpéri ; Köpek, architecte du palais de Kubad Abad ; le « Sultan des Savants », père du célèbre poète Mewlânâ…

Des héros que vous n’oublierez pas… Amour, haine, jalousie, ambition, intrigues, goût du pouvoir, les passions inassouvies conduisent à la violence et au crime...

 

La Sultane Mahpéri et Sultane Gurdju Soleil du Lion, Gisèle Durero-Koseoglu

Sultane Gurdju Soleil du Lion

A la mort de son époux, la sultane Mahpéri engage une lutte sans merci contre le redoutable vizir Köpek, pour fortifier le pouvoir de son fils, Giyaseddin. Lorsque le jeune sultan épouse la princesse géorgienne Tamara, désormais appelée Sultane Gurdju, un calme précaire s’installe. Mais d’effroyables dangers surgissent et vont précipiter l’Empire de Roum dans  le chaos : la rébellion du derviche Baba Resul, les complots, l’attaque des Mongols…

Après La Sultane Mahpéri (2004), ce deuxième tome des « Dynasties de Turquie médiévale » présente une autre héroïne inoubliable du XIIIe siècle turc, Sultane Gurdju, disciple du grand mystique Mevlânâ…

Un roman historique palpitant sur les Seldjoukides d’Anatolie…

Editions GiTa pour la Turquie et Ataturquie pour la France

La Sultane Mahpéri et Sultane Gurdju Soleil du Lion, Gisèle Durero-Koseoglu
Partager cet article
Repost0
1 juillet 2015 3 01 /07 /juillet /2015 22:11

Après le succès phénoménal de la série télévisée Le Siècle magnifique, consacrée au sultan Soliman et à la sultane Roxelane ( Hürrem), la firme Tims et la chaîne Star attisent la curiosité des spectateurs en annonçant pour la rentrée la suite du feuilleton, consacré cette fois à la sultane Kösem.

Les spéculations vont bon train concernant les acteurs qui incarneront les personnages historiques.

 

La firme avait tout d'abord laissé entendre que la très célèbre actrice turque Beren Saat jouerait le rôle de Kösem ; on avait même annoncé son cachet de 360000 livres turques mensuelles, soit 120000 euros environ. Mais Beren Saat, qui vient de se marier avec Kenan Dogulu,  avait déclaré il y a quelques jours qu’aucun contrat n’était encore signé et qu’elle envisageait de devenir mère plutôt que de poursuivre sa carrière ! Pourtant, ce matin, coup de théâtre ! La firme annonce que Güneş Nezihe Şensoy  interprètera Kösem adolescente, et Beren Saat, la sultane à l’âge adulte.

La sultane Kösem jeune fille, interprétée par Güneş Nezihe Şensoy, actrice de treize ans.

La sultane Kösem jeune fille, interprétée par Güneş Nezihe Şensoy, actrice de treize ans.

La sultane Kösem adulte, interprétée par Beren Saat.

La sultane Kösem adulte, interprétée par Beren Saat.

Qui était la sultane Kösem (1590-1651) ?

Née en 1590 dans l’île de Tynos, en Grèce, fille d’un prêtre, de son vrai nom Anastasia, elle est envoyée à Istanbul par le gouverneur de la Bosnie à l’âge de quinze ans ; subjugué par son intelligence, le sultan Ahmet Ier tombe amoureux d’elle au point de lui déléguer une partie du pouvoir. Ecartée de la cour à la mort de son époux, elle retrouve sa puissance comme régente puis comme « sultane validé » (mère) à l’avènement de son fils Murat IV, âgé de onze ans, où elle assiste même aux réunions du Divan ; son fils Ibrahim Ier se révélant incapable de régner après la mort prématurée de son frère, elle redevient régente pendant la minorité de son petit-fils, Mehmed IV, jusqu’à ce que la mère de ce dernier, la sultane Turhan, ne la fasse étrangler...

Mère des deux sultans Murat IV et Ibrahim Ier, sujet d’inspiration de romans, opéras et pièces de théâtre, elle est considérée comme l’une des femmes les plus puissantes de l’Empire ottoman ; elle sera cependant la première sultane à mourir assassinée dans le harem. 

C’est la fameuse actrice turque Hülya Avşar qui interprètera la sultane Safiye, belle-mère de Kösem.

La Sultane Kösem : Suite de la série « Le Siècle magnifique »

Qui était Safiye ?

Vénitienne nommée Sofia Bellicui Baffo, née en 1550, elle arrive au marché des esclaves d’Istanbul à l’âge de douze ans. Sa beauté est telle qu’elle parvient même aux oreilles de la sultane-mère Nurbanu, qui tient les rênes de l’Etat pour son fils, le futur sultan Murat III. Persuadée que cette esclave est la belle-fille qu’il lui faut, Nurbanu achète Sofia une fortune, la fait éduquer deux ans dans le harem. Nurbanu ne s’est pas trompée : dès qu’il voit celle que l’Histoire retiendra sous le nom de Safiye, Murat III tombe amoureux d’elle. Elle sera plus tard une puissante sultane-mère. 

Tous ceux et celles qui aiment les feuilletons historiques attendent donc avec impatience le mois de septembre !

En ce qui me concerne, comme pour la série consacrée à Soliman et Roxelane, je me ferai un plaisir de tenir mes lecteurs et lectrices au courant !

Si vous aimez les histoires de sultans et sultanes, vous pouvez lire mes deux romans historiques sur le Moyen-âge turc !

La Sultane Mahpéri

Sultane Gurdju Soleil du Lion

Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun romanları, Gisèle Durero-Köseoğlu, GiTa Yayınları.

 

Mahpéri Hatun

Satin almak için :http://gitakitap.com

La Sultane Kösem : Suite de la série « Le Siècle magnifique »

Mahperi Hatun’nun devamı:Gürcü Hatun, mayis 2018 !

La Sultane Kösem : Suite de la série « Le Siècle magnifique »
Partager cet article
Repost0

Présentation

  • : Gisèle Durero-Koseoglu, écrivaine d’Istanbul
  • : Bienvenue sur le blog de Gisèle, écrivaine vivant à Istanbul. Complément du site www.giseleistanbul.com, ce blog est destiné à faire partager, par des articles, reportages, extraits de romans ou autres types de textes, mon amour de la ville d’Istanbul, de la Turquie ou d'ailleurs...
  • Contact

Gisèle Durero-Koseoglu Blog 1

  • Gisèle Durero-Koseoglu Blog 2
  • La Trilogie d'Istanbul : Fenêtres d’Istanbul, Grimoire d’Istanbul, Secrets d’Istanbul. La Sultane Mahpéri, Mes Istamboulines, Janus Istanbul (avec Erol Köseoglu), Sultane Gurdju Soleil du Lion.
Contributions : Un roman turc de Claude Farrère, Le Jardin fermé, Un Drame à Constantinople...
  • La Trilogie d'Istanbul : Fenêtres d’Istanbul, Grimoire d’Istanbul, Secrets d’Istanbul. La Sultane Mahpéri, Mes Istamboulines, Janus Istanbul (avec Erol Köseoglu), Sultane Gurdju Soleil du Lion. Contributions : Un roman turc de Claude Farrère, Le Jardin fermé, Un Drame à Constantinople...

Livres de Gisèle Durero-Köseoglu

2003 : La Trilogie d’Istanbul I,  Fenêtres d’Istanbul.

2006 : La Trilogie d’Istanbul II, Grimoire d’Istanbul.

2009 : La Trilogie d’Istanbul II, Secrets d’Istanbul.

2004 : La Sultane Mahpéri, Dynasties de Turquie médiévale I.

2010 : Mes Istamboulines, Récits, essais, nouvelles.

2012 : Janus Istanbul, pièce de théâtre musical, livre et CD d’Erol Köseoglu.

2013 : Gisèle Durero-Köseoglu présente un roman turc de Claude Farrère,  L’Homme qui assassina, roman de Farrère et analyse.

2015 : Parution février: Sultane Gurdju Soleil du Lion, Dynasties de Turquie médiévale II.

 

 

 

Recherche

Liste Des Articles

Pages + Türkçe Sayfaları